7 Mart 2009 Cumartesi
Mevlid kandilimiz kutlu olsun
Peygamberimizin dünyayı teşrifleri olan Mevlid-i Nebevî (Hicri Rebiulevvel ayının 12. gecesi), asırlardır milletimiz tarafından "Mevlid Kandili" olarak kutlanmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı, yüzyıllar önce bir ilim ve kültür bayramı şeklinde kutlanan mevlid geleneğini canlandırmayı amaçlamış, bu düşünce ile de Peygamberimizin doğum gününü içine alan haftayı, "Kutlu Doğum Haftası" olarak ilân etmiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından 1989 yılından itibaren Peygamber Efendimizin doğum yıldönümleri, her yıl "Kutlu Doğum Haftası" adıyla ilmî ve kültürel etkinliklerle kutlanmaktadır. Kutlamaların 18. si bu yıl 9-20 Nisan tarihleri arasında Türkiye genelinde konferans, panel ve diğer sosyal-kültürel faaliyetlerle icra edilecektir. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı bu etkinliklerle Peygamber Efendimizin insanın mutluluğuna yönelik mesajlarını günümüz şartlarını da dikkate alarak geniş halk kesimlerine ulaştırmanın faydalı olacağına inanmaktadır.
Bu yıl 18 yaşına basmış olan Kutlu Doğum Haftası, milletimizin arzusu ve tarihî geleneği üzerine bina edilmiştir. 1989 yılında sadece Ankara' da başlayan kutlama programları, bugün artık bütün Türkiye' ye, Türk dünyasına, Balkanlar' a, Kıbrıs' a, Avrupa, Amerika ve dünyanın bir çok ülkesine yayılmış durumdadır.
2006 yılı "Kutlu Doğum (Hz. Peygamberi Anma ve Peygamberlere Saygı) Haftası" çerçevesinde Türkiye genelinde düzenlenen programlarda ağırlıklı olarak "İslâm' da Çalışma ve İş Ahlâkı", "İslâm' da Allah, Peygamber ve Ehl-i Beyt Sevgisi", "İslâm' da İnsan, Aile ve Çocuk Sevgisi", "İslâm' da Peygamberlere İman", "İnsanlığın Peygamberlerin Rehberliğine İhtiyacı", "Türk-İslâm Kültüründe Peygamber Sevgisi" ve "Türk Halk Edebiyatında Hz. Muhammed ve Ehl-i Beyt Sevgisi" konuları üzerinde durulacaktır. Bu etkinlikler ilahiyat fakülteleri, diğer fakültelerin öğretim üyeleri ve müftülerimizin işbirliği çerçevesinde icra edilecektir.
Ayrıca, hafta münasebetiyle 11-12 Nisan 2006 tarihleri arasında "İslâm Ahlâkı ve Sevgi" konulu bir sempozyum da düzenlenecektir. Türkiye' nin dörtbir yanından çok sayıda ilim adamının katılımıyla 11 Nisan 2006 Salı günü saat 10.00' da Elazığ Edibe Can Müftülük Konferans Salonu' nda başlayacak sempozyum 12 Nisan 2006 Çarşamba günü yapılacak değerlendirme toplantısıyla sona erecektir.
Yine bu kutlamalar çerçevesinde, insanları bir sevgi hâlesi etrafında toplamak amacıyla, 10 Nisan 2006 Pazartesi günü "Sevdiklerinize Bir Gül Verin" kampanyası başlatılacaktır.
Kutlu Doğum ve Mevlid Kandili
Hayatın gayesi, yaratılışın mânâsı silinmiş, yok olmuştu. Herşey mânâsız başıboşluk ve hüzün örtülerine bürünmüştü.
Ruhlar birşey bekliyor, bir nurun zulmet perdesini yırtmasını içten içe hissediyordu.
O vahşet devrinde kâinat ufkundan bir güneş doğdu. Bu güneş âhirzaman Peygamberi Hz. Muhammmed Aleyhissalâtü Vesselam idi. Tarihin seyrini, hayatın akışını değiştiren bu eşsiz olay, dünyayı yerinden sarsan değişimlerin en büyüğü idi.
İşte insanlığın akıl ve kalbinde düğümlenen "Necisin, nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?" sorularını, düğümlerini çözüp kâinatın Sahibini ilân ve ispat edecek bir zatın teşrifi sadece insanların ruh ve kalbinde değil, diğer varlıklarda, hattâ cansız eşyada bile yansımasını bulacaktı.
Doğudan batıya bütün âlemin nurlara büründüğü, İlâhi değişimin tecelli ettiği o gece neler oldu neler?
Yahudi ileri gelenleri ve âlimleri kitaplarında daha önce rastladıkları işaret ve müjdelerin açığa çıktığını gördüler. Kimsenin haberi olmadan en önce onlar bu müjdeyi verdiler.
O gece Yahudi âlimleri semâya bakıp "Bu yıldızın doğduğu gece Ahmed doğmuştur" dediler.(1)
Bîr Yahudi İleri geleni Mekke' de Peygamberimizin doğduğu gece, içlerinde Hişam ve Velid bin Muğire, Utbe bin Rabia gibi Kureyş ileri gelenlerinin bulunduğu bir toplantıda,
- "Bu gece sizlerden birinin çocuğu oldu mu?" diye sordu.
- "Bilmiyoruz" diye cevap verdiler.
Yahudi, "Vallahi sizin bu ihmalinizden iğreniyorum!
"Bakın, ey Kureyş topluluğu, size ne söylüyorum, iyi dinleyin. Bu gece, bu ümmetin en son peygamberi Ahmed doğdu. Eğer yanlışım varsa, Filistin' in kudsiyetini inkâr etmiş olayım. Evet, onun iki küreği arasında kırmızımtırak, üzerinde tüyler bulunan bir ben var" dedi.
Toplantıda bulunanlar Yahudinin sözünden hayrete düştüler ve dağıldılar. Her birisi evlerine döndüğünde bu durumu ev halkına anlattılar. "Bu gece Abdülmuttalib' in oğlu Abdullah' ın bir oğlu doğdu. Adını Muhammed koydular." haberini aldılar.
Ertesi gün Yahudiye vardılar:
"Bahsettiğin çocuğun bizim aramızda dünyaya geldiğini duydun mu?" dediler.
Yahudi "Onun doğumu benim size haber verdiğimden önce midir, sonra mıdır?" dedi.
Onlar, "Öncedir ve ismi Ahmed' dir" dediler. Yahudi, "Beni ona götürün" dedi.
Yahudi ile beraber kalkıp Hz. Âmine' nin evine gittiler, içeri girdiler.
Pegamberimizi Yahudinin yanına çıkardılar. Yahudi Peygamberimizin sırtındaki beni görünce, üzerine baygınlık geldi, fenalaştı. Kendine gelip ayıldığı sırada,
"Ne oldu sana, yazıklar olsun" dediler.
Yahudi, "Artık İsrailoğullarndan peygamberlik gitti. Ellerinden kitap da gitti. Artık Yahudi âlimlerinin kıymet ve itibarları da kalmadı. Araplar peygamberleriyle kurtuluşa ereceklerdir.
"Ey Kureyş topluluğu, ferahladınız mı? Vallahi size, doğudan batıya kadar ulaşacak bir güç, kuvvet ve bir üstünlük verilecektir" dedi.(2)
Kâinatın Efendisini dünyaya getiren bahtiyar annenin henüz dünyaya gelmeden görüp gördükleri çok manalıydı..
Peygamber Efendimize hamileyken rüyasında, "Sen, insanların en hayırlısına ve bu ümmetin efendisine hamile oldun. Onu dünyaya getirdiğin zaman ' Her hasetçinin şerrinden koruması için bir ve tek olana sığınırım' de, sonra ona Ahmed yahut Muhammed ismini ver."
Yine kendisinden çıkan bir nurun aydınlığında bütün doğuyu ve batiyi, Şam ve Busra saray ve çarşılarını, hattâ Busra' daki develerin uzanan boyunlarını gördüğünü Abdülmüttalib' e anlatmıştı.(3)
Aynı gece Hz. Âmine' nin yanında bulunan Osman ibn Âs' ın annesinin gördükleri de şöyle:
"O gece evin içi nurla doldu, yıldızların sanki üzerimize dökülecekmiş gibi sarktıklarını gördük."
Evet bu ulvî anı dile getiren Mevlid' in yazarı Süleyman Çelebi bütün bu hakikatleri şu beytiyle şiirleştirmiştir:
"Hem Muhammed gelmesi oldu yakin
Çok alâmetler belürdi gelmedin"
Rabiülevvel ayının 12. Pazartesi gecesi, yapılan hesaplamalara göre, Miladi takvime göre 20 Nisan' a denk gelen gece idi.
Dünyayı şereflendiren iki Cihan Serverinin üzerini o günün bir âdeti olarak bir çanakla kapattılar.
Araplara göre o zaman, gece doğan çocuğun üzerine bir çanak koymak ve gündüz olmadan ona bakmamak âdetti. Fakat bir de baktılar ki. Peygamber Efendimizin üzerine konulan çanak yarılarak ikiye ayrılmış, Efendimiz gözlerini gökyüzüne dikmiş, başparmağını emiyordu.(5)
Evet, bu işaret her türlü küfrün, zulmün, şirkin ve her türlü bâtıl inanç ve âdetlerin parçalanıp yok olması, imanın, nurun ve hidâyetin kâinatı aydınlatması için gönderilmiş bir Peygamber idi.
Aynı gece Kabe' de tapılmakta olan cansız putların çoğunun başaşağı devrildiği görüldü.
Aynı gece Kisra sarayının beşik gibi sallanıp on dört balkonunun parçalanıp yerlere düştüğü öğrenildi.
Sava' da mukaddes tanınan gölün suyunun çekilip gittiği görüldü.
Bin senedir yakılan ve söndürülmeyen mecusi ateşinin sönüverdiği müşahede edildi.
Bütün bunlar işaret ve alamettir ki, yeni dünyaya gelen zat ateşe tapmayı, puta tapmayı kaldırıp, Fars saltanatını parçalayarak Allah' ın izni olmadan kutsal tanınan şeylerin kutsallığını ortadan kaldıracaktır.(6)
İşte bu geceye Veladet-i Nebi gecesi diyor ve onun bütün kalbimizle, ruhumuzla her sene yeniden yâd edip kutluyoruz. Bütün kâinatla bu geceyi karşılayarak onun âleme teşrifine kıyam ediyoruz.
Getirdiği ebedi nura, açtığı saadet caddesine ve sünnet-i seniyyesine yeniden sımsıkı sarılmak ve Mevlid Kandilini vesile ederek ona yeniden biatimizi, bağlılığımızı tazelemek ne yüce bir şeref ve ne büyük bir saadettir.
Yüce Rabbim bizleri sevgili Resulünün şefaatine nail eylesin.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Günaydın. http://sukruyilmaz.net/img/gunaydin.jpg http://sukruyilmaz.net/img/mevlukandili.jpg
Yere düşen yağmur damlaları Kalbine inecek güneşi engellemesin Güneş bulutların arasından Hep sana doğru baksın Güneş güzellikler getirsin Günaydın.
Hayırlı Günler Ailenizle, Sevdiklerinizle birlikte Güzel Bir Hafta Sonu Tatilini,Huzurlu ve Neşeli geçmesini dilerim.Sevgiyle,Saygıyla vede Sağlıkla Mutlu Esen Kalın Allaha Emanet Olun,Saygılarımla.
MEVLİT KANDİLİNİZ KUTLU OLSUN
BU MUBAREK GECEDE DUALARINIZIN KABUL VE MAKBUL OLMASI DILEKLERIMLE MEVLUT KANDILINIZI KUTLAR SIZE VE SEVDIKLERINIZE HAYIRLARA VESILE OLMASINI DILERIM.
Azmış İken Cehl ile halk_ı Cihan
Dolmuş iken Küfr ile Kevn_ü Mekan
Nur_i İman Sende Olmuştur Ayan
Merhaba Ey Mah_ı Mevlit Merhaba
Alıntı:Yazan=Abdulahad Nuri
Bütün Herkesin Anne'lerinin,Eşlerinin ve Kız Kardeşlerimin Bayan Hanımefendi Arkadaşlarımın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü Kutlarım.
Türkiye Cumhuriyeti’nin odak noktasında yer alan kadınlarımız, üstlendikleri, misyonu yaşatma görevini ülkenin yaşadığı problemlerin birinci derecede muhatabı olmalarına rağmen hiçbir fedakarlıktan çekinmeden yerine getirmiş; modern ve çağdaş Türkiye’nin oluşmasında söz sahibi olmuşlardır.
08 DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN
KADINLAR GÜNÜ
Bugün kadınlar günü,
Koşalım Çağlayan'a .
Çağlayan nehir gibi,
Coşalım Çağlayan'a.
Elimizde bayrağımızla,
Dilimizde marşlarımızla,
Eşimizle, çocuğumuzla,
Koşalım Çağlayan'a.
Toplumumuzu germeyelim,
Buna mahal vermeyelim,
Dinci, laik el ele,
Koşalım Çağlayan'a.
Hakkımızı arayalım,
Cehalete karşı duralım,
Bugün özgür olalım,
Koşalım Çağlayan'a.
Herkes bizi dimdik görsün,
Özgürlüğümüz daim olsun,
Dünya kadınları örnek alsın,
Koşalım Çağlayan'a.
Üzerimizde oyunlar oynanmasın,
Çarçaf,türban kalmasın,
Kimse kimseyi kırmasın,
Koşalım Çağlayan'a.
Çalışma hayatına katılalım,
Ekonomik özgürlüğümüzü alalım,
Atatürk'e layık olalım,
Koşalım Çağlayan'a.
Cahil, aciz kalmasın diye,
Bu oyunlar sürmesin diye,
Çatışmalar olmasın diye,
Koşalım Çağlayan'a.
Alıntı:Fatma Biber
http://www.canim.net/siirler/14317-.html
Şükrü Yılmaz
Antakya-Hatay
http://sukruyilmaz.net
Yorum Gönder